- tınmak
- dinlenmek, solumak, nefes almak; dinmek, sonu gelmek, I, 206, 207, 529; II. 28, 40, 176, 204, 316; II I, 158 tın
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
tınmak — nsz, ar, tkz. 1) Önemsemek, önem vermek, takmak 2) Ses çıkarmak Birleşik Sözler tınmaz melaike Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tınmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tınmak — denmek, sakin olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tınmak — umursamamak, aldırış etmemek … Beypazari ağzindan sözcükler
takmak — i, ar 1) Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek Gözlüğünü takıp masaya eğildi. R. H. Karay 2) e, nsz Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek Geline pırlanta yüzük takmışlar. 3) i, e Ad, lakap koymak Ona bu adı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tınma — is. Tınmak işi veya durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaymak — meyletmek, kaymak; caymak; acımak, kayırmak, tınmak, iltifat etmek I, 403; II, 45; II I, 182, 245, 246bkz: kayışmak, kışmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini